|
Hoşgeldiniz |
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Faydalı Linkler
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Akçakese-Ankara Tarihi
ANKARA-GÜDÜL-AKÇAKESE KÖYÜ HAKKINDA SİTELERDEN BİLGİLER
(Uydu Görüntüleri ve Digerleri)
[Live'den AKÇAKESE] [Yahoo'da AKÇAKESE] [Google'de AKÇAKESE]
[Harita Türkçe Bilgi'de AKÇAKESE] [Wikipedia'da AKÇAKESE Bilgileri]
[Adnan'ın Web-Sayfası] [AGADER Akçakese Sitesi]
AKÇAKESE KÖYÜ TARİHÇESİ
Ankara’nın önemli bir merkez olmasında coğrafi konumunun çok büyük önemi vardır.
Asya kıtasının batısında bulunan ve Asya ile Avrupa’nın ortasındaki Ankara, bütün
yolların kesiştiği noktada yer almaktadır. Aynı zamanda Avrupa’dan Asya’ya, Asya’dan
Avrupa’ya yapılan göçler sırasında ve hatta Anadolu’da doğudan batıya, batıdan doğuya,
güneyden kuzeye ve kuzeyden güneye yapılan seferler sırasında sürekli uğranılan bir merkez
olmuştur. Ankara’dan kuzeybatıya doğru yönelindiğinde doğal geçitler, batıya ve kuzeybatıya
doğru ulaşımı sağlamıştır. Kargasekmez mevkiinden öz boyunu takip ederek, batıya doğru gitmek
mümkün olmuştur.
En eski dönemlerde bu çevrede yerleşimin olduğunu gösteren ipuçları bulunmaktadır. Bir yerleşimin olabilmesi için insanın temel ihtiyaçlarını karşılayacak kaynakların bulunması gerekmektedir. Bu kaynakların adı geçen coğrafyada mevcut olması burada iskanın olmasına temel oluşturmuştur. Ankara ve çevresinde yapılan arkeolojik kazılar sonucunda elde edilen buluntular burasının tarih öncesi devirlerde iskan edildiğini göstermektedir. Bu bölgede geçen yüzyılın başlarında yapılan kazılarda, Uzağıl Mevkii, Maltepe civarı ve Çubuk Vadisinde buluntular ortaya çıkarılmıştır. Atatürk Orman Çiftliği yakınlarında da tarih öncesi dönemlere ait buluntular ele geçirilmiştir. Ankara kalesi civarındaki buluntularda tarih öncesi dönemde burada bir yerleşimin olduğunu göstermektedir. Ayrıca, Ergazi, Bağlum ve Güdül çevresinde de tarih öncesi dönemlere ait buluntular ortaya çıkarılmıştır. Bakır çağında Ankara ve çevresi büyük önem kazanmıştır. Karaoğlan, Ahlatlıbel ve Etiyokuşu kazılarında ortaya çıkarılan yapılar, araç ve gereçler bu dönemde Ankara ve çevresinin önemli bir yerleşim yeri olduğunu göstermektedir. Ankara ve çevresinde köylerin kurulduğu, hayvanların büyük bir bölümünün evcilleştirildiği, tahıl ekiminin yapıldığı ve kısmen dokumacılık ile uğraşıldığı anlaşılmaktadır.
M.Ö II bin yılın başlarında Asurlu tüccarlar Orta Anadolu’ya kadar gelerek, ticari faaliyetlerde bulunmuşlardır. Bu dönemde tüccarların nereye kadar ulaştıkları tam olarak bilinememektedir. M.Ö II. bin yılın başlarından, Hititler’in Anadolu’ya geldikleri döneme kadar süren Asur Ticaret Kolonileri devrini takiben Hititler Orta Anadolu’ya gelerek Hattuşaş (Boğazköy) merkez yapmışlar ve hakimiyet sahalarını kısa bir zamanda genişleterek, Ankara ve çevresine de hakim olmuşlardır.
Hitit devleti yıkıldıktan sonra orta ve yukarı Sakarya havaisinde yaşayan Frigler zamanla daha geniş coğrafyaya yayılmışlardır. M.Ö IX yüzyılda Gordion (Polatlı-Yassıhöyük) merkez olmak üzere, Orta Anadolu’da Ankara ve çevresini de hakimiyet sahası içerisine almışlardır.
M.Ö VII. Yüzyılın sonlarına doğru Kafkaslardan Doğu Anadolu’ya giren Kimmerler Orta Anadolu’ya yönelmişlerdir. M.Ö VII. Yüzyılın ilk yıllarında Kızılırmak havzasına kadar ulaşmışlardır. M.Ö VII. Yüzyılın ilk çeyreği içerisinde Frigler’in başkenti Gordion’u tahrip etmişler, Frig devletinin yıkılmasını sağlamışlardır. Frigler’in bulunduğu coğrafyaya dolayısıyla Ankara ve çevresine de belirli bir süre hakim olmuşlardır.
Pers hakimiyeti döneminde ticaret ve posta yolu olarak kullanılan Kral Yolu Ankarayı önemli bir konaklama yeri ve ticaret şehri durumuna getirmiştir. Pers hakimiyeti Makedonyalı Büyük İskender’in Anadolu’ya gelişine kadar devam etmiştir. İskender M.Ö 333 yılında Ankara’ya gelmiştir. Doğudan batıya, batıdan doğuya geliş-gidişlerde Kral yolu kullanılmıştır. Bu kral yolu ya da onun bir kolunun öz boyunu takip ederek gittiği muhtemeldir.
Büyük İskender’in Anadolu’da hakimiyet kurduğu dönemden sonra Galatlar’
Roma İmparatorlğu doğu ve batı olmak üzere ikiye ayrılmasından sonra şehir Bizans hakimiyetine geçmiştir. İslam orduları ise, Hz. Muhammet’in “Elbet Konstantiniye (İstanbul) fethedilecektir. Onu fetheden kumandan ne güzel kumandan onun askeri en güzel askerdir.” Hadisinden hareketle bu övgüye mashar olabilmek için İstanbul’a ulaşmak gayretiyle Anadolu’ya seferler düzenlemeye başlamışlardır. Bu amaçlarına ulaşabilmek için Ankara ve çevresini ele geçirmeye çalışmışlardır. Belirli bir süre şehri ellerine geçirmişler, ancak daha sonra Bizans hakimiyeti tekrar oluşturulmuştur.
Ankara ve çevresinin Türk dönemi öncesi Bizans dönemiyle son bulmaktadır.
Türk dönemi öncesi için araştırmaların Kirmir Çayı ve çevresi merkezli araştırılması bölgenin Türk dönemi öncesi için bir fikir verebilecektir. Köy ve çevresinde de Türk dönemi öncesine dair izler görülmektedir. Özellikle köyün güneydoğu kesiminde bazı izler dikkat çekmektedir.
2- Türk Dönemi :
Ankara ve çevresinin Türklerin eline geçmesi, Türkler’in Anadolu’ya girmeleriyle bağlantılıdır. Bütün İslam şarkını elinde tutan Selçuklu sultanı Alp Arslan’
Ankara ve çevresine ulaşan Türk toplulukları Anadolu’nun diğer bölgelerinde de olduğu gibi, bu coğrafyaya yerleşmeye başlamışlardır. Anadolu’ya belirli zaman aralıklarında gruplar halinde Türk toplulukları gelmiştir. Bir arap gezginin belirttiğine göre, XIV. Yüzyılın başlarında Denizli civarında ikiyüzbin, Kastamonu civarında ise otuzbin çadırlık Türkmen kitlelerine rastlanmıştır. Buradan her çadırda ortalama on kişinin bulunduğu düşünülürse Ankara ve çevresinde XIV. Yüzyılın başları itibariyle üçyüz bin Türkmen kitlesinin varlığı sonucu çıkarılabilir. Buradan da Ankara ve çevresine gerçekleştirilen göçlerin ne denli büyük olduğu anlaşılır.
Anadolu’da XIV. Yüzyıl vesikalarına göre tespit edilen 890 Oğuz boyu adı taşıyan köyden 49 tanesinin Ankara ve çevresinde olduğu bilinmektedir. Köylerden Kayı, Bayad, Yazır, Döger, Dodurga, Avşar, Kızık, Karkın, Bayındır, Peçenek, Çavundur, Çepni, Eymür, Ala-Yuntlu, Yüreğir, İğdir, Yuva ve Kınık olmak üzere 18 Oğuz boyu adı bu çevrede tespit edilebilmektedir. 24 Oğuz boyu adının 18 tanesinin Ankara ve çevresinde bulunması çeşitli Oğuz boylarının bu bölgeye yerleşmiş olduğunu göstermektedir. Özelikle Güdül, Kızılcahamam ve Çamlıdere çevresinde Bayad, Bayındır, Peçenek, Çepni, Yüreğir, Kınık, kayı, Avşar ve Kızık adı taşıyan köylerin varlığı Oğuz boylarının yerleşimini göstermek bakımından önem taşımaktadır. Oğuz boyu adı taşımayan köylerin kurucuları da çeşitli Oğuz boylarının mensuplarıdırlar. Hatta Akçakese gibi büyük köyler için bu durum karakteristiktir. Bu çerçevede öncelikle Peçenek, Bayındır, Kınık vb boy mensuplarının bu oluşuma büyük ölçüde katkı sağladıkları düşünülmelidir.
Osmanlı dönemi ile birlikte artık en küçük yerleşim birimi, nüfusu, iktisadi yapısı, sosyal ve dini yapıları hakkında bilgi sahibi olabilmekteyiz. Osmanlı Devleti’nin tımar sisteminin uygulandığı eyaletlerde, nüfus ve vergilendirilebilir gelir kaynaklarını belirlemeye tahrir denilmekte olup, bilgiler tahrir defterlerine işlenmiştir.
Ankara ve çevresinin tahrirlerinin ne zaman yapılmaya başladığı bilinmektedir. Mevcut belgeler incelendiğinde Fatih Sultan Mehmed döneminde, 1463 yılında tahrir yapılmıştır. Bu tarihte Akçakese Köyü’nün Yabanabad (Kızılcahamam)’ a bağlı olduğu görülmektedir. Bu tarih itibariyle köyün hane sayısı 171 olarak kaydedilmiştir. 1530 yılında 110 hane ve 81 mücerret (daha çok bekar, vergiye tabi olmayan) 1571/1572 yılında ise 186 hane ve 126 mücerret olduğu görülmektedir. Burada mücerretleri de birer hane gibi kabul edersek, 1463 yılında 171, 1530 yılında 191 ve 1571/1572 yılında ise 202 haneden söz edebiliriz.
Tahrirlerin 1463 yılından önce de yapıldığı bilinmektedir. Murat Hüdavendigar ( I. Murat) döneminde tahrir yapılmıştır. Tahrir yapılmasa bile 1463 tarihli tahrirdeki bilgilerden daha eski dönemlere ulaşılabilmekte, hatta Orhan Gazi dönemine ait bazı bilgiler tespit edilebilmektedir. Belirtilen tarihten aşağı yukarı 100 yıl eskiye gidildiğinde köyün aynı şekilde var olduğunu söyleyebiliyoruz.
Yukarıda da belirttiğimiz üzere, 14. yüzyılın başlarından itibaren bölgenin kuvvetle Türkleşip İslamlaştığı, Türkmen dalgalarının Ankara ve çevresini yurt tutmalarıyla açıklanabilir. Şüphesiz bu göç dalgalarından çok önce, Malazgirt zaferinden hemen 2 yıl sonra, 1073 yılında Ankara’nın Türk hakimiyetine girdiğini yukarıda belirtmiştik. Bu tarihten hemen sonra 12. yüzyılın başlarında Türk hakimiyeti Ankara’da perçinleşince, Akçakese köyü için de bir Türk iskanından söz edebiliriz. Buradan Anadolu’nun ve adeta onun kalbinde yer alan Ankara’nın Türkleşmesi ve İslamlaşmasıyla birlikte Akçakese Köyü de Türkler tarafından iskan edilmeye başlanılmıştır. Belgelerin günümüze kadar hepsinin ulaşmadığından hiç değilse, 1463 yılından başlamak üzere, Akçakese adının belgelerde zikredilmeye başladığını söyleyebiliyoruz.
Önemli bir konuda Akçakese Köyü'nün bağlı olduğu Güdül ilçesinin ve ona bağlı Çağa kasabasının adlarının Selçuklu Türkleri’nin komutanlarından iki tanesinin adı olmasıdır. Yerleşim birimlerine adlarını veren bu beylerden hareketle bölgenin Türkleşmesinin 12. yüzyılın başlarına kadar gittiğini kabul edebiliriz.Şüphesiz bu oluşum yalnız Çağa ve Güdül’le bağlantılı olamayıp, bütün bölgeyle alakalıdır.
Akçakese köyü ve çevresinin Türkler tarafından iskanının 12. yüzyılın başlarına kadar gittiğini delillendirmeye çalıştıktan sonra, tekrar Osmanlı dönemi belgelerinde adını sırasıyla takip edebiliyoruz. Çünkü köyün adına çeşitli zaman aralıklarında değişik belgelerde rastlanılmaktadır. Yabanabad kazası hicri 1256, miladi 1840 tarihli sayımında Akçakese Köyü’nün adına rastlanılmakta olup, köyde 59 hanenin varlığı anlaşılmaktadır.
Köy nüfusundaki dalgalanmalar yeni bir takım oluşumlarla açıklanabilir. 1463 yılında 171 hane olan ve nüfusu hiç değilse ( 171x6:1026) 1000 i geçen köyün 1840 tarihinde 59 hane olması , takriben ( 59x6: 354) 350 insanın yaşaması dikkate değer bir husustur. Bu durum köyden göçlerle ve iktisadi bir takım olumsuzluklarla açıklanabilir. Bırakın 1463 yılından 1840 yılına kadar geçen 377 yıllık zamanı,30 yıllık amanda bile, büyük değişiklikler görülmektedir. Akçakese köyünde 1970li yıllarda 300 hane varken, ilkokulunda birinci sınıf iki şubeye ayrılmışken, şimdi ilkokulu kapalı, köyde ise yaklaşık 50 hanenin iskanı söz konusudur.
Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin kurulması ve Ankara’nın başkent yapılması ile birlikte köy varlığını sürdürmüş, Güdül Ayaş’a bağlı bir kasaba iken, gelişimiyle birlikte ilçe yapılmış, böylece Akçakese köyü yeni idari taksimata göre Güdül’e bağlanmıştır. Büyük ölçüde nüfus kaybı olmakla birlikte, nasıl ki bir zamanlar Yabanabad’
ın merkezi olan Ankara, en parlak çağını Romalılar döneminde yaşamıştır. IV yüzyılın son çeyreği içerisinde doğudan batıya doğru ilerleyen Hunlar 391 yılında Roma İmparatorluğu üzerine yüklenmişlerdir. Hunların bir kolu Ankara ve çevresine gelmişlerdir. Ancak öz boyuna yayılıp yayılmadıkları bilinmemektedir. ın 1071 Malazgirt zaferinden sonra, Anadolu’nun kapıları Türklere açılmıştır.İslam ordularının akınları ve iç çekişmeler sonucunda iyice yıpranmış olan Bizans imparatorluğunda Türklere karşı koyabilecek fazla güç olmadığından, türkler 1073 yılında Ankara ve çevresine ulaşmışlardır. Anadolu’nun ortasında bulunan Ankara ve çevresinin Türkleşmesi ve İslamlaşması süreci de bu tarihten itibaren başlamıştır. Bu süreç Osmanlı dönemine kadar büyük ölçüde tamamlanmıştır. ın en büyük köylerinden biri Akçakese idiyse, şimdi de Güdül’ün en büyük köylerinden birisidir. Güdül’e bağlı 27 köy ( bu köylerden bazıları belde olmuştur) incelendiğinde Akçakese’nin en büyük köylerden birisi olduğu görülecektir, ama nedense birtürlü kabından dışarı çıkamamıştır köy'lüğünde kalmıştır, dışarıya göç vermiştir, 70'li yıllarda Köyün ilkokulu 5 Sınıf tam kapasite açıkken 90'lı yılların başında okumaya talebe kalmamıştır, Göç verilen yerler Ankara, Antalya, İzmit, Almanya, Hollanda, Fransa, Avusturya, Avusturalya, Rusya-Başkurtistan.
Akçakese’nin Türkleşip, İslamlaşması Anadolu’nun Selçuklu Türkleri’nin eline geçmesinden hemen sonraya rastlamaktadır. Bundan böyle tamamen Türkler tarafından iskan edilen önemli bir merkez haline gelmiştir. Adına ilk kez Osmanlı dönemi belgelerinde doğrudan rastlanıldığı görülmektedir. Çünkü diğer yerleşim birimlerinin adları da ilk kez bu dönemde Osmanlı belgelerinde yer almaktadır. Öncede belirtmiş olduğumuz üzere, köydeki hane sayısındaki farklılaşmalar doğrudan vergi haneleriyle bağlantılıdır. Bir şekilde vergiye dahil edilmeyenler kayıt altına alınmamışlardır. Bu hususunda göz önünde bulundurulması gereği vardır. 1840 yılında Akçakese köyünde kayıtlı 59 hane bulunmaktadır. Bunlar vergiye tabi, arazi ve hayvanları olan hanelerdir. Ekonomik durumu iyi olmayanlar buraya işlenmemiştir. Köyün nüfusunun az olması yalnız kayıt altına alınmayanlarla ilgili değildir, şüphesiz başka yerlere göçlerin de düşünülmesi gerekir. Bütün bu gelişmelere rağmen Akçakese tarihi boyunca önemini korumuş, bölgenin tarihi ve kültürel bakımdan en kayda değer merkezlerinden birisi olma özelliğini taşımıştır.
Bazı Alıntılar Web Tasarım:ADNAN ÖZTÜRK'ün http://www.adnanoe.tr.gg Sitesinden
ve Prof. Dr. İlhami DURMUŞ'un
“Ankara Güdül Akçakese Tarih ve Kültürü”,
adlı kitabından alınmışdır.
|
ANKARA TARİHİ
ANKARADAN RESİMLER
Ankara, yazılı tarih boyunca iki kez başkent olmuştur;
ilki Galatlar dönemi ve ikincisi de Türkiye Cumhuriyeti'dir.
Ankara ve çevresinin tarihi Bronz Devri'ndeki Hatti Uygarlığına
kadar gider. M.Ö. 2000 yıllarında Hititler bölgenin hakimi
durumuna gelmiş ve onları sırası ile Frigyalılar, Lidyalılar ve
Persler izlemiştir. M.Ö. 3. yüzyılda, bir Kelt ırkı olan Galatlar
Ankara'yı başkent yapmıştır. Galatlar Ankara'yı ilk defa başkent
olarak kullanmışlardır.
Şehrin Roma İmparatorluğu zamanındaki adı "Ankyra"dır.
Hitit döneminin küçük bir şehri olduğu bilinmekle birlikte, bu
yörede bu döneme ait herhangi bir eser bulunmamıştır. Frig
çağından sonra şehir sırasıyla Pers, Büyük İskender, Galat
dönemlerini yaşamıştır. M.Ö. 25 yılında İmparator Augustus
şehri Galatia krallığıyla beraber Roma imparatorluğuna
bağlamıştır. Ankara ayrıca o dönemlerde denizcilikte kullanılan
çapalarının yapıldığı bir yerdi.
7. ve 8. yüzyıllarda İslamiyetin doğuşuyla birlikte şehir Pers ve
Arap akımlarına maruz kalmıştır. 871-893 tarihleri arasında birkaç
kez el değiştirir. 1127'de şehir kesin olarak Türk Ahiler hakimiyetine
girer ve adı Ankyra adının Türkler'ce bozuk söylenişi ile "Engürü"
"Engüriye" olur. 1402'de Yıldırım Bayezid ve Timurlenk arasındaki
Ankara Savaşında şehir kısa bir süre Moğol hakimiyetinde kalır.
Ancak 1414'de kesin olarak Osmanlı hakimiyetine girer.
TBMM'de yeni Türk Devleti'nin başkentinin neresi olacağı konusu
tartışılmaya başlanır. İsmet Paşa'nın TBMM'ye sunduğu Ankara'nın
Başkent olması yolundaki yasa teklifi kabul edilir ve 13 Ekim 1923
günü Ankara, Türk Devleti'nin başkenti olur. İsmet Paşa'nın
Ankara'nın başkent olması yönündeki yasa teklifinde;
* Ankara'nın askeri ve siyasi yönden güvenli bir ortamda olması
* Ankara'nın ulaşım yolları üzerinde bulunması
* Ulusal Mücadele Dönemi'nde önemli bir rol üstlenmiş olması
gibi gerekçeler belirtilmiştir.O günlerde Avrupa'dan şehir mimarları
getirilerek bugünkü modern Ankara'nın temelleri atılır.
ÇOĞRAFYA
Ankara, doğuda Kırşehir ve Kırıkkale; batıda Eskişehir; kuzeyde
Çankırı; kuzeybatıda Bolu ve güneyde Konya ve Aksaray illeri
ile çevrilidir.
Ankara, Orta Anadolu'nun kuzeybatısında bulunan Kızılırmak ve
Sakarya nehirlerinin kollarının oluşturduğu ovalarla kaplı bir
bölgedir. Bu bölgede orman alanları ile step ve bozkır alanlarını
bir arada görmek mümkündür.
Akarsu boylarında sıralar halinde görülen iğde, söğüt ve kavak
ağaçları step içerisinde yer alır. Ankara çevresinde plato üzerinde
yükselen münferit dağlar ile kuzeydeki dağlık sahada ise
yağışlardaki artış yüzünden orman örtüsü kendini belli etmeye başlar.
Güneyde İç Anadolu ikliminin bariz özellikleri olan step iklimi,
kuzeyde ise Karadeniz ikliminin ılıman ve yağışlı halleri görülebilir.
Kara ikliminin hüküm sürdüğü bu bölgede kış sıcaklıkları düşük,
yaz ise sıcak geçer.
ANKARA- ile ilgili HERŞEY BURDA
GENEL BİLGİ
Türkiye Cumhuriyetinin Başkenti Ankara, Orta Anadolu'nun
merkezi bir noktasında kurulmuştur. Bu merkezi konumu
itibariyle tarih boyunca özellikle Selçuklular ve Osmanlılar
devrinde, Ankara keçilerinin tüylerinden yapılan sof
kumaşlarının yurt dışına satılması Ankara'yı kervansarayların
güzergahı ve bir ticaret merkezi haline getirmiştir.
Ankara, Birinci Dünya Savaşı sonrası Atatürk liderliğindeki
ulusal direnişte belirgin bir konum üstlenmiş ve Ulusal
Kurtuluş Savaşı ile Türk yurdunun yabancı işgalinden
kurtarılmasıyla 13 Ekim 1923'de yeni Türkiye Cumhuriyeti'nin
başkenti ilan edilmiştir.
Ankara'nın en belirgin noktasında yer alan yapı, Ulu Önder
Atatürk için yaptırılan ihtişamlı Anıtkabir'dir. 1953 yılında
tamamlanan bu antik ve modern mimari sentezi yapı
Türk mimarisinin gücünü ve zarafetini kanıtlamaktadır.
Şehrin en eski bölümleri tarihi Kaleyi çevrelemektedir. Duvarlar
içinde 12. yüzyıla ait Alaaddin Cami her ne kadar Osmanlılar
tarafından elden geçirilmişse de hala Selçuklu ahşap işçiliği ve
sanatının güzel örneklerini sergiler. Pek çok sayıda ilginç eski
Türk evi restore edilmiş ve sanat galerileri ya da geleneksel
Türk mutfağından örneklerin sergilendiği lokantalar olarak yeniden
hayat bulmuştur.
Hisar Kapısı'nın yakınlarında güzel bir şekilde restore edilmiş
olan Bedestendeki Anadolu Medeniyetleri Müzesi'nde Paleolitik,
Neolitik dönemlere ve Hatti, Hitit, Frigya, Urartu ve Roma
Uygarlıklarına ait paha biçilmez eserler yer almaktadır.
Kalenin dışında 13. yüzyıldan kalma Arslanhane Cami ve 14.
yüzyıla ait Ahi Elvan Cami görünmeye değer eserlerdendir.
Roma döneminin şatafatını M.S. üçüncü yüzyıldan kalma
hamamlar, dördüncü yüzyıla ait Julian Sütunu ve ikinci yüzyıldan
kalma korint stiline inşa edilmiş olan Agustus Tapınağı Ulus
Meydanı'na yakın bir biçimde kalenin çevresindedir. İmparator
Augustus'un "Politik Emirleri" nden biri olan ve kendisinin
başarılarını ayrıntılı olarak veren yazıt, Ankara'daki Augustus
Tapınağı'nın duvarlarıdır.
Kale yakınlarında, bir Roma Tiyatrosu ve aynı bölgede 15.
yüzyıldan kalma Hacı Bayram Cami ve türbesi yer almaktadır.
Selçuklu tahta kapı oymacılığının şaheserlerinin ve diğer
günlük kullanım araçlarının sergilendiği Etnografya Müzesinin
hemen yanında yer alan Resim ve Heykel Müzesi Türk güzel
sanatlarından kesitler içerir. Ankara'daki en büyük camii olan
Kocatepe cami 1976 ile 1987 arasında Osmanlı mimarisine uygun
olarak inşa edilmiştir.
Ankara, seçkin bale, tiyatro, opera ve halk dansları düzenlemeleri
ile hareketli bir sanatsal ve kültürel yaşama sahne olmaktadır. Şehir,
özellikle dinleyici sayısı hiç düşmeyen Flarmoni Orkestrası ile ünlüdür.
Ankara Türkiye Cumhuriyetinin başkenti ve ikinci büyük şehri. Nüfus
bakımından İstanbul'dan, yüzölçümü bakımından da Konya'dan sonra
ikincidir. Bolu, Çankırı, Kırıkkale, Kırşehir, Konya, Aksaray ve Eskişehir
arasında yer alır. 38°33' ve 40°47' kuzey enlemleri ile 30°52' ve 34°06' doğu
boylamları arasındadır. Batıdan doğuya, kuzeyden güneye transit yolların
düğüm noktasıdır.)
ANKARA-TARİHÇE
Orta Anadolu'nun kalbinde, Türkiye Devletine başkentlik yapan Ankara,
yeni kurulmuş cumhuriyetin yeni hükümetine ev sahipliği yapma görevine
cumhuriyetin kurucusu Atatürk tarafından layık görülmüştür.
Ankara ve çevresinin tarihi Bronz çağındaki Hatti Uygarlığına kadar gider.
İsa'dan önce ikinci bin yılda Hititler bölgenin hakimi durumuna gelmiş ve
onları sırası ile Frigyalılar, Lidyalılar ve Persler izlemiştir. İsa'dan önce
üçüncü yüzyılda, bir Kelt ırkı olan Galatlar Ankara'yı başkent yapmıştır.
İlin tarihteki ismi "Ankyra"dır. Galatlar Ankara'yı ilk defa başkent olarak
kullanmışlardır. Hitit döneminin küçük bir şehri olduğu bilinmekle birlikte,
bu yörede bu döneme ait herhangi bir eser bulunmamıştır. Frig çağından
sonra şehir sırasıyla Pers, Büyük İskender, Galat dönemlerini yaşamıştır.
M.Ö. 25 yılında İmparator Augustus şehri Galatia krallığıyla beraber Roma
imparatorluğuna bağlamıştır.
VII. ve VIII. yüzyıllarda İslamiyetin doğuşuyla birlikte şehir Pers ve Arap
akımlarına maruz kalmıştır.871-893 tarihleri arasında birkaç kez el değiştirir.
1127'de şehir kesin olarak Türk hakimiyetine girer ve adı "Engüriye" olur.
1402'de Yıldırım Bayazid ve Timurlenk arasındaki Ankara Savaşında şehir
kısa bir süre Moğol hakimiyetinde kalır. Ancak 1414'de kesin olarak
Osmanlı hakimiyetine girer.
Kurtuluş savaşı sırasında 1920'de Ankara merkez üs olarak seçilir ve
1923'te Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK tarafından coğrafi, stratejik,
siyasi ve Kurtuluş Savaşındaki merkez üs özellikleri nedeniyle başkent
ilan edilir. O günlerde Avrupa'dan şehir mimarları getirilerek bugünkü
modern Ankara'nın temelleri atılır.
ANKARA-COĞRAFYA
Ankara, doğuda Kırşehir ve Kırıkkale; batıda Eskişehir; kuzeyde
Çankırı; kuzeybatıda Bolu ve güneyde Konya ve Aksaray illeri ile çevrilidir.
Ankara, Orta Anadolu'nun kuzeybatısında bulunan Kızılırmak ve Sakarya
nehirlerinin kollarının oluşturduğu ovalarla kaplı bir bölgedir. Bu bölgede
orman alanları ile step ve bozkır alanlarını bir arada görmek mümkündür.
Akarsu boylarında sıralar halinde görülen iğde, söğüt ve kavak ağaçları
step içerisinde yer alır. Ankara çevresinde plato üzerinde yükselen
münferit dağlar ile kuzeydeki dağlık sahada ise yağışlardaki artış yüzünden
orman örtüsü kendini belli etmeye başlar.
Güneyde İç Anadolu ikliminin bariz özellikleri olan step iklimi, kuzeyde ise
Karadeniz ikliminin ılıman ve yağışlı halleri görülebilir.
Kara ikliminin hüküm sürdüğü bu bölgede kış sıcaklıkları düşük, yaz ise sıcak geçer.
ANKARA-YEME İÇME
Eski Ankara mutfağı evin en büyük kısmını meydana getirir. Bir
tarafta ocak ve tandır, bir tarafta kışlık erzakın muhafaza edildiği
kiler bulunurdu.
Ankara yemekleri oldukça çeşitlidir. Çorbalar; aş, dutmaç,
keşkek, miyane, sütlü, tarhana ve toyga çorbaları, et yemekleri;
Ankara tavası, alabörtme, calla, çoban kavuması, ilişkik, kapama,
orman kebabı, patlıcanlı et, sızgıç, siyel, siper, pilavlar; bici,
bulgur pilavı, oğmaç aşı, pıt pıt pilavı, dolmalar; efelek dolması,
mantı, şirden dolması (humbar), yalancı dolma, börekler-
çörekler; alt-üst böreği, ay böreği, bohça, entekke böreği,
hamman, kaha, kol böreği, papaç, Pazar böreği, tandır böreği ve
yalkı yemeklerden bazılarıdır.
Ankara'dan Yemek Tarifleri
Ankara Tavası
Malzemeler:
400 gr. kuzu eti
4 yemek kaşığı tere yağı
15 adet arpacık soğanı
2 küçük havuç
1 su bardağı iç bezelye
1 çay fincanı yoğurt
1 çay bardağı un
3 adet yumurta
1/2 demet maydanoz veya dereotu
tuz, karabiber Hazırlanışı: Bir tencerede etler tereyağında
kavrulur. Arpacık soğanları, bezelye ve halka halka doğranmış
havuçlar ilave edilerek sotelenir. Üzerini kapatacak miktarda su
eklenir ve kaynamaya bırakılır. Başka bir kapta yoğurt, yumurta
ve un ile bir terbiye hazırlanır. Etler piştiğinde tuz karabiber ile
tatlandırılır ve hazırlanan terbiye yavaş yavaş ilave edilir.
Maydanoz veya dereotu ile ezeri süslenerek servis edilir.
Sebzeli Bulgur Pilavı
Malzemeler:
1 su bardağı bulgur
1.5 su bardağı sıcak et veya tavuk suyu
1 adet soğan
2 adet dolmalık biber
2 adet domates
1 adet patlıcan
1 adet havuç
1 adet patates
1 su bardağı iç bezelye
1 yemek kaşığı tere yağı
kırmızıbiber, karabiber, tuz Hazırlanışı: Havuç ve patates küp küp
doğranır. Bezelye ile birlikte haşlanır. Patlıcan, dolmalık biber ve
domatesler küçük küçük doğranır. Bir tencerede yemeklik
doğranmış soğanlar tereyağında hafif pembeleşene kadar
kavrulur. Patlıcan ve dolmalık biberler ilave edilip, sürekli
karıştırarak kavurmaya devam edilir. 4-5 dakika sonra havuç,
patates, bezelye ve domatesler eklenir ve hep birlikte
kavurmaya devam edilir. Sebzeler biraz kavrulduktan sonra
bulgur ve 1.5 su bardağı kaynamış et veya tavuk suyu ilave
edilir. Tuz karabiber ve kırmızı biber ile tatlandırılarak 20
dakika kadar pişirilir. 5-10 dakika dinlendirildikten sonra servis edilir.
ANKARA-İLÇELERİ
Ankara ilinin ilçeleri; Altındağ, Çankaya, Etimesgut, Keçiören,
Mamak, Sincan, Yenimahalle, Akyurt, Ayaş, Bala, Beypazarı,
Çamlıdere, Çubuk, Elmadağ, Evren, Gölbaşı, Güdül, Haymana,
Kalecik, Kazan, Kızılcahamam, Nallıhan, Polatlı ve Şereflikoçhisar'
dır.
Akyurt
Kent merkezine 33 km. uzaklıktadır. İlçeye bağlı Balıkhisar
Köyüne 1 km uzaklıkta, M.Ö. 3000 yılı ortalarından itibaren
yerleşime sahne olmuş, Eski Tunç Çağına ve sonrasına ait büyük
bir höyük bulunmuştur.
Altındağ
Kent merkezine 1 km. uzaklıkta, Selçuklular , Osmanlılar ve daha
eski medeniyetleri kapsayan ilçede; Ankara Kalesi, Augustus
Tapınağı, Julianus Sütunu, Roma Hamamı, Cumhuriyet Anıtı,
Anadolu Medeniyetleri Müzesi, Devlet Resim ve Heykel Müzesi,
Etnografya Müzesi, Kurtuluş Savaşı Müzesi ve Cumhuriyet Müzesi
bulunmaktadır. Ayrıca Karacabey, Ahi Şerafettin, Hacı Bayram
Veli Efendi, Karyağdı, Gülbaba ve İzzettin Baba Türbeleri ile
Hacı Bayram, Aslanhane, Ahi Elvan, Alaaddin, Zincirli ve Kurşunlu
camileri de ilçe sınırları içerisindedir.
Ayaş
Kent merkezine 58 km. uzaklıktaki Ayaş İlçesi kaplıcaları ile
ünlüdür. Karakaya Kaplıcası ile 23 km. batısındaki Ayaş içmelerinin
mineralli ve radyoaktifli suların sağlık açısından önemli bir
zenginlik kaynağıdır. Karadere Bağlan, Ova Bağları, Arıklar Bağları,
Kirazdibi Bağları ilçenin diğer tabiat varlıklarıdır.
Bala
Ankara'nın güneyinde yer alan Bala ilçesi sınırlarındaki, ilçeye 35
km uzaklıktaki Beynam Ormanları Balâ ilçesinin olduğu
kadar Ankara'nın da önemli mesire yerlerindendir. Burası genellikle
çam ormanlarıyla kaplıdır.
Beypazarı
Ankara'ya 99 km. mesafede olan Beypazarı ilçesinin tarihi
Hitit ve Friglere kadar uzanmaktadır. Beypazarı'nın bir
piskoposluk merkezi olduğu, adının önceleri Lagania,
Anastasıopolıs olarak değiştirildiği tarihi eser ve haritalardan
anlaşılmaktadır. Beypazarı, tarihi evleri, gümüş işçiliği ve havucu
ile ünlü şirin bir ilçedir. Boğazkesen Kümbeti, Suluhan,
Eski Hamam, Sultan Alaaddin Cami, Akşemseddin Cami,
Kurşunlu Cami, Rüstem Paşa Hamamı, Gazi Gündüzalp
Türbesi (Hırkatepe), Kara Davut Türbesi (Kuyumcutekke), Karaca
Ahmet Türbesi, ilçe sınırları içerisinde olup görülmeye değer
tarihi mekanlardır. İlçeye 10 km. uzaklıkta bulunan Tekke Yaylası,
44 km uzaklıktaki Karaşar beldesinde bulunan Eğriova Yaylası
ve Gölü, Dereli köyü civarında peri bacalarını andıran yapılar ilçenin
ilgi çekici yerleridir.
Çamlıdere
Ankara'nın kuzeybatısında yer alan Çamlıdere ilçesinin şehir
merkezinden uzaklığı 108 km. dir. İlçede Selçuklu dönemine
ait Peçenek Beldesinde bir Camii bulunmaktadır. Bunun yanı
sıra Bizans Dönemine ait mezar ve yerleşim yerleri kalıntılarına da
rastlanılmaktadır.
Çankaya
Çankaya İlçesi, şehir merkezine 9 km. uzaklıktadır. Ankara'nın
önemli ilçelerinden olan Çankaya İlçesi, ili merkezine yakın pek çok
semti içine alır. Atatürk Orman Çiftliği, Eymir Gölü, Elmadağ Kayak
Tesisleri, Ahlatlıbel Spor ve Eğlence Merkezi ilçe sınırlarındadır.
Anıtkabir, Atatürk Müzesi, Atatürk Anıtı (Zafer Anıtı-Sıhhiye), MTA
Genel Müdürlüğü Tabiat Tarihi Müzesi, Güvenlik Anıtı,
Etnografya Atatürk Anıtı, Doğa Tarihi Müzesi, ODTÜ Arkeoloji
Müzesi, Devlet Resim ve Heykel Sergi Salonu, Anıt Park,
Botanik Bahçesi, Abdi İpekçi Parkı, Güven Park, Kurtuluş Parkı,
Kuğulu Park, Milli Egemenlik Parkı, Ahmet Arif Parkı, 100. Yıl
Kapalı Yüzme Havuzu, Belediye Buz Paten Sahası gibi spor
alanları, Oyuncak Müzesi (Cebeci-Ankara Üniversitesi Eğitim
Fakültesi), Hitit Anıtı, Atakule, TBMM ilçenin başlıca turistik
yerlerindendir.,
Çubuk
Çubuk, Ankara şehir merkezine 39 km uzaklıktadır. Aktepe' de
bulunan bir kale harabesi ve Karadana Köyünde Oyulu Kaya
Mezarı Hitit kalıntılarıdır. Çubuk II. Barajı drenaj alanında bulunan
ormanlık ile Karagöl mevkiinde bulunan ormanlık alanlar önemli
mesire yerleridir.
Elmadağ
Kent merkezine 41 km. uzaklığındadır. Kökü Selçuklulara kadar
uzanan halıcılık, el dokuması, kilim, heybe ve çantalar kültür
zenginliklerini günümüze kadar getirmiştir.
Etimesgut
Etimesgut ilçesinin Ankara şehir merkezine uzaklığı 20 km. dir.
Gazi Tren istasyonu ve Atatürk'ün İstanbul'a gidiş gelişlerinde
uğurlandığı Etimesgut Tren İstasyonu tarihi yapı özellikleriyle
dikkat çekicidir. Etimesgut'a adını veren Ahi Mes'ud, Ahi Elvan
gibi Türk büyüklerinden, Ahi Elvan Hazretlerinin Türbesi
Elvanköy' de Elvanköy Cami avlusunda bulunmaktadır.
Evren
İl merkeziğne 178 km. uzaklığındadır. Çevrede rastlanan höyük
ve kilise, kale kalıntıları bu yörenin İslamiyetten çok önceleri
yerleşim yeri olduğunu göstermektedir. İlçe sınırları içerisinde
Evren-Sarıyahşi yolu üzerinde Evren' e 2 km. uzaklıkta bir
höyükte bin yıla ait seramik kalıntılarına rastlanmıştır. Çatalpınar
Köyünün 2 km güneybatısında bulunan Sığırcık Kalesi Geç
Bizans ve Osmanlı Dönemine aittir.
Gölbaşı
Ankara'ya 20 Km. uzaklıktaki Gölbaşı ve çevresi Ankara'nın
mesire, sayfiye, turizm ve sanayi bölgesi durumundadır. Mogan
ve Eymir Gölleri, doğal güzelliği, temiz havası ve balık
üretimi ile ilçeye turistik bir değer kazandırmaktadır. İlçe
sınırlarında, İncek, Hacılar ve Tulumtaş köyleri arasındaki
Karayatak Tepe Mevkiinde yer alan Tulumtaş Mağarasında
görülmeye değer dikit, sarkıt ve sütunlar bulunmaktadır.
Haymana
Kent merkezine uzaklığı 73 km. olan Haymana kaplıcalarıyla
dünyaca ünlüdür. Kaplıcaların tarihi Hititlere kadar uzanmaktadır.
Hititlerden sonra Romalılar devrinde kaplıca tesisleri yeniden
onarılmış, ayrıca kaplıcanın 1-1.5 km
doğusunda halen harabeleri bulunan bir şehir kurularak, bu
bölge bir su tedavi merkezi haline getirilmiştir.
Kalecik
Kent merkezine 71 km. uzaklıktaki Kalecik ve civarının ilk defa
M.Ö. 3500-4000 yıllarında erken Kalkolitik Devirde iskan edilmiş
olduğu tahmin edilmektedir. Hasbey, Saray, Tabakhane
Camileri, Kazancıbaba, Alişoğlu Türbesi ile Kızılırmak üzerindeki
Develioğlu Köprüsü ve Kalecik Kalesi belli başlı tarihi eserleridir.
Kazan
Kazan' ın şehir merkezinden uzaklığı 45 km. dir. İlçenin
kuruluş tarihi kesin olarak bilinmemektedir. Yapılan kazılar
sonucu çıkan birçok tarihi eser, çok değişik medeniyetler
zamanında ilçe ve köylerinde yerleşim olduğunu göstermektedir.
Keçiören
Keçiören ilçesinin Ankara şehir merkezine uzaklığı 3 km. dir.
Ankara'nın Merkez ilçelerinden biridir. Mustafa Kemal'in
Kurtuluş Savaşına hazırlandığı ve karargah olarak kullandığı
Ankara Eski Tarım Okulu bugün müze olarak Keçiören sınırları
içerisindedir.
Kızılcahamam
İl merkezine 83 km. uzaklıkta bulunan Kızılcahamam Ankara'nın
en yoğun orman örtüsüne sahip olan yerleşim yeridir.
Maden suyu bakımından oldukça zengin olan Kızılcahamam'a
16 km uzaklıktaki Şey Hamamı Kaplıcası ülkenin önemli kaplıcaları
arasındadır.
Mamak
Mamak ilçesinin şehir merkezine uzaklıgı 7 km. dir. İlçede kültür
hizmetlerini yerine getirmek için şimdiki Belediye Başkanlık
Binasının yer aldığı Konservatuar Binası bulunmaktadır. Ayrıca 75.
Yıl Cumhuriyet Anfi Tiyatrosu, kültürel faaliyet varlıklarından
sayılabilir.Tabiat varlıkları olarak Hatip Çayı, Bayındır Barajı ve
önemli 4 mesire yerlerindendir.
Nallıhan
Nallıhan'ın şehir merkezine uzaklığı 161 km. dir.İlçe merkezi
1599'da Vezir Nasuhpaşa' nın burada bir han yaptırmasıyla
teşekkül etmiş, adını bu Han'dan almıştır. Halen çatısı yıkık
olan Han ile birlikte cami ve hamam da yapılmıştır. İlçede, Uluhan
(Köstebek) Köyünde 17. Yüzyılda inşa edilmiş olan Uluhan Cami de
diğer önemli bir eserdir.
Polatlı
Polatlı ilçesinin şehir merkezine uzaklığı 78 km. dir. Bugünkü
Polatlı'nın 20 m. kuzeybatısına düşen Yassıhöyük Köyü ve
çevresi bölgede gerçek bir tarih başlangıcı sayılabilir. Bu çevrede
86 adet tümülüs ve kral mezarları ve kalıntıları ilçe
merkezinde de tümülüs ve şehir kalıntıları bulunmaktadır.
Şereflikoçhisar
Şehir merkezine 148 km. uzaklıktadır. İlçede, Türkiye'nin ikinci
büyük gölü olan Tuz Gölü bulunmaktadır. Kuzeyinde
bulunan Hirfanlı Baraj Gölünde balıkçılık yapılmaktadır. Tuz Gölü,
Kurşunlu Camii, Koçhisar Kalesi ve Parlasan Kalesi, ilçenin tarihi
ve turistik zenginliklerini oluşturur.
Yenimahalle
Yenimahalle'nin şehir merkezine uzaklığı 5 km. dir. Kent
Merkezinde yeralan Yenimahalle'nin tarihini vurgulayan eserler
arasında Selçuklu Hükümdarı Alaaddin Keykubat tarafından
1222 yılında eski Bağdat Ticaret yolunun geçtiği Ankara Çayı
üzerinde yaptırılan Akköprü sayılabilir. Tarihi özelliğini hala
korumakta olan Köprü, 4 büyük, 3 küçük olmak üzere 7 kemerden
oluşmuştur.
ANKARA-TURİZİM BİLGİLERİ
Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu, inkılâpların yaratıcısı, kahraman
asker, büyük önder Mustafa Kemal Atatürk'ün ebedî i
stirahatgâhının bulunduğu Anıtkabir, Rasattepe' de inşa edilmiştir.
Mimarları Prof. Emin Onat ve Doç. Orhan Arda'dır. 1944
yılında yapımına başlanan anıt, 1953'te tamamlanmıştır. Aynı
yıl Ata, Etnografya Müzesindeki geçici kabrinden büyük bir törenle
buraya nakledilmiştir.
Anıtkabir kompleksi içindeki üniteler ;İstiklâl Kulesi, Hürriyet Kulesi,
Aslanlı Yol, Müdafaa-i Hukuk Kulesi, Mehmetçik Kulesi, Zafer Kulesi,
Barış Kulesi, 23 Nisan Kulesi, Misak-ı Milli Kulesi, İnkılâp Kulesi,
Zafer Kabartmaları, Mozole - Şeref Holüdür.
Antik Kentler ve Eserler
Frigya Krallığı'nın başkenti, ünlü Gordion şehrinin kalıntıları;
Ankara-Eskişehir karayolunun yakınında, Sakarya (Sangarios)
ve Porsuk nehirlerinin birbirlerine yaklaştıkları yerde, Polatlı'nın
21 km. kuzeybatısında, Ankara'dan 90 km. uzaklıkta, Yassıhöyük
köyündedir.
Gordion' un tarihi M.Ö. 3000 yılma (Eski Tunç Çağı) kadar
dayanmaktadır. Asur, Hitit (M.Ö. 1950 - M.Ö. 1180) ve Frigya
(M.Ö. 900 -M.Ö.620) nın önemli bir yerleşme yeri idi. Frigya
Devletine başkentlik yapmıştır. Gordios adlı (Frig başkenti
kurucusu) kralın adını almıştır. Kral Gordios tarafından bağlanan
ünlü düğüm, Büyük İskender tarafından M.Ö. 333 yılında
kışı geçirdiği Gordion'da kesilmiştir. Gordion'da, bu tarihten
sonra Büyük İskender Dönemi (M.Ö. 300-100) başlamış, sonra
Roma Dönemi (M.Ö. 1.- M.S.4. yy.), daha sonra Selçuklu
(M.S.11.-13. yy.) dönemi sürmüştür. Ahlatlıbel, Ankara'nın 14
kilometre güneybatısında Taşpınar Köyü - Gavurkale -Haymana
eski yolu üzerindedir. Ankara'ya çok yakın olan bu Eski Tunç Çağı
istasyonu Anadolu için önemli bir düz yerleşme birimidir.
Bitik Höyüğü Ankara'nın 42 kilometre kuzeybatısındadır.
Yukarıdan aşağıya doğru M.Ö. V. yüzyılda başlayan bir Klasik
Çağ iskânı ile kalın bir Eski Tunç Çağ iskânı meydana
çıkarılmıştır. Bitik' teki Eski Tunç Çağı kalıntıları bölgenin Doğu
ve Batı Anadolu ile ilgisini belgeler. Ankara'nın 5 kilometre
kuzeyinde, Çubuk Çayı kıyısındadır. Buradaki kazı Prof. Şevket
Aziz Kansu tarafından 1937 yılında Türk Tarih Kurumu adına
yapılmıştır. En alt katta Eski Taş Devri tipte aletler ele geçmiştir.
Onun üstündeki Eski Tunç Çağı kültürü Ahlatlıbel kültürü ile
benzerlik gösterir. En üstte ise çeşitli devirlere ait büyük bir
sarayın kalıntılarına rastlanmıştır. Ankara'nın 60 kilometre güney
batısındadır. Yanında akmakta olan Babayakup Deresinin
tabanından 60 metre yüksekte olan tepe, uzun süren bir
yerleşmeye sahne olmuştur. Tepeye buradaki eski yıkık duvarlar
nedeniyle Gavurkale adı verilmiştir.
Gavurkale, bir tepe üzerindeki dik kayaların güneye bakan
yüzünde yer alan; birbiri ardına yürüyen iki tanrı, karşılarında
oturan bir tanrıça kabartması ve bu kayalığın çevresindeki iri
bloklardan oluşan duvarlar ile dikkati çekmiştir. Söz konusu kaya
kabartmaları Hititlere özgü eserlerden olup, Anadolu'nun değişik
yerlerinde bulunan benzer anıtlardan sadece birisidir.
Yapılan çeşitli araştırmalar sonucunda buranın surlarla çevrili
önemli bir merkez olduğu anlaşılmıştır. Önceleri yalnızca Hititlerin
ibadet yeri olarak bilinen Gavurkale' de önemli Frig
yerleşiminin olduğu da anlaşılmış, burası 1930 yılındaki
çalışmalar sırasında bizzat Atatürk tarafından ziyaret edilmiştir.
Daha sonraki yıllarda çevresinde çeşitli yüzey araştırmaları
yapılmış olan Gavurkale'de 1998 yılında Anadolu Medeniyetleri
Müzesi Başkanlığında kazı çalışmalarına da başlanmıştır. Ulus'ta
Hacı Bayram Cami bitişiğindedir. M.Ö. II. yüzyılda Frigya
Tanrıçası Men adına yapılmış olan tapınak zamanla yıkılmıştır.
Bugün kalıntıları bulunan tapınak ise son Galat Hükümdarı
Amintos'un oğlu Kral Pylamenes tarafından Roma İmparatoru
Augustus adına bir bağlılık nişanesi olmak üzere yaptırılmıştır.
Bizanslılar zamanında çeşitli eklemeler yapılıp, pencereler
açılarak kilise haline getirilmiştir. Etrafı dört sütunla kuşatılmış
dört duvar halindedir. Etrafını çevreleyen uzunluğuna on beşer,
enine altışar adet kırk iki, tapınağın kapısı önünde dört, arkada
iki adet sütunun yerleri bulunmaktadır. Yalnız iki yan duvarı ile
kenarları işlemeli olan kapı kısmı eski hali ile ayakta durmaktadır.
Aslı Roma Tapınağında bulunan ve Augustus'un başardığı işleri
gösteren vasiyetnamesi bir yazıt ile bu tapınağın türbeye bitişik
duvarına konulmuştur. Defterdarlık ve valilik binası arasındaki
havuzun kenarında bulunmaktadır. Hiçbir yazıtı yoktur.
Gövdesinde birçok halka olup, yüksekliği on beş metre kadardır.
Sütunun İmparator Julianus' un (M.S. 361 - 363) Ankara'dan
geçtiğinde şerefine dikildiği söylenir. IV. yüzyılda yapıldığı sanılan
esere halk arasında Belkıs Minaresi de denilmektedir. Ulus
Meydanından Yıldırım Bayazıt Meydanına uzanan Çankırı Caddesi
üzerinde, caddeden 2.5 metreye kadar yükseklikteki bir
platform üzerinde bulunmaktadır. Hamamın bulunduğu yüksek
platformun höyük olduğu bilinmektedir.
Hamam, Caracalla (M.S. 212-217) devrine tarihlenir. Caracalla
Hamamının Çankırı Caddesindeki girişi, sütunlu bir revak
kalıntısının çevrelediği geniş bir alana, palaestraya yani bir güreş
sahasına açılır. Bu revaklı avlunun bir kenarında 32 sütun olmak
üzere bütün yüzünde 128 mermer sütun bulunmaktadır.
Hamam binaları paleastra kısmının hemen arkasında yer alır.
Bu yapılar ender rastlanan bir büyüklükte olup, her zaman
olduğu gibi Apoditerium (soyunma kısmı), Frigidarium
(soğukluk kısmı), Tepidarium (ılık kısım) ve Caldarium (sıcak Kısım)
bölümlerinden oluşur. Hisar Caddesi ile Pınar Sokak arasında
yer alır. İlk defa 1982 yılı sonunda bulunmuş, kurtarma
kazılarına 15 Mart 1983'te Müzeler Genel Müdürlüğünce
başlanmıştır. Anadolu Medeniyetleri Müzesi Müdürlüğü de kazılan
1986 yılı sonuna kadar sürdürmüştür. Sonuçta M.S. II. asrın
başına tarihlenen tipik bir Roma Tiyatrosunun kalıntıları
çıkarılmıştır. Bunlar arasında tonozlu parados binaları, döşemeli
orkestra, seyirci oturma yerleri (kavea), sahne odası (scene)'ndan
artakalan temel ve duvarların yanı sıra birçok heykel ve parçalan
bulunmuştur. Varlık Mahallesi önünde ve Ankara Çayı üzerinde
olup, Ankara'nın en eski köprüsüdür. 1222 yılında Selçuklu
Hükümdarı I. Alaaddin Keykubat tarafından Ankara Valisi Kızılbey
zamanında yaptırılmıştır.
Höyük ve Tümülüsler
Anıtkabir alanındaki tümülüslerde ilk kazı 1926 yılında Makridi
tarafından yapılmıştır. 1945 yılında Anıtkabir alanında yapılan
toprak düzeltmesi sırasında birkaç tümülüsün kaldırılması
gerekmiş, iki tümülüs açılmış ve burada Friglere ait birçok
çanak çömlek ile beraber aletler de ele geçmiştir. Uzmanlar bu
tümülüslerin Gordion Frig mezarlarıyla çağdaş olduğunu
meydana çıkarmışlardır.. Çiftlik - Demetevler Kavşağında
Demetevlere giden yolun sol tarafında yer alır. 1986 ve 1987
kazı mevsimlerinde Ankara Anadolu Medeniyetleri Müzesi
Müdürlüğünce kazılmıştır. Yapılan kazılar sonucunda, tümülüsün
tepesinde Eski Tunç Çağına ait küçük ve yuvarlak tek bir yapı
ve içinde pişmiş toprak eserler ele geçirilmiştir. Oyaca
Kasabası sınırları içerisinde olup, Ankara-Haymana karayolunun
yaklaşık 50. kilometresinde sola ayrılan Boyalık, Culuk, Çalış ve
Durupınar yolundan 1.5 km gittikten sonra yolun sağında ve 150
metre mesafededir. Orta büyüklükte höyüklerden olan Külhöyük
'te, Anadolu Medeniyetleri Müdürlüğü Başkanlığında kazı
çalışmaları yapılmaktadır. Karaoğlan, Ankara'nın 25 km.
güneyinde ve Ankara-Konya yolu üzerindedir. Höyükte
Kalkolitikten itibaren tüm uygarlık katları görülmektedir. Ankara
Gölbaşı bölgesinde Hitit ve Frig katlarına sahip en önemli i
stasyonlardan birisidir.
Kaleler
Asırlardır kentin bekçiliğini yapan Ankara Kalesi kentin sembolü
olmuştur. Ankara Kalesi'nin tarihi, kentin tarihi kadar eskidir.
Yapılış tarihi kesin olarak bilinmemekle beraber ilk kez Romalılar
tarafından yapıldığı fikri yaygındır.
Selçuklular tarafından onartılıp genişletilmiştir. Kurulduğu
tepe yanında akan (Hatip Çayı) Bentderesinden 110 metre
yüksektedir.
Kale, iç ve dış kale olmak üzere iki kısımdır. Yirmiden fazla
kulesi vardır. Dış kale eski Ankara şehrini yürek biçiminde çevirir.
Dört katlı olan iç kale kısmen Ankara taşından kısmen de toplama
(spoliyen) taşlarla yapılmıştır. İç kalenin iki büyük kapısı olup, birisi
dış kapı, diğeri hisar kapı adını taşır. İç kaledeki kulelerin
yüksekliği 14 ile 16 m. arasında değişmektedir. Bugün kale içinde
Osmanlı Ankara'sının XVII. Yüzyıldan itibaren ayakta kalmış bir
çok Ankara evi bulunmaktadır. Kalecik Kalesi, Çankırı'ya
giden yol üzerinde Ankara'dan 78 km. uzaklıktadır. Modern
kasabaya hakim olan simetrik koni biçimli bir tepenin üzerine
kurulmuştur. Güneybatısındaki dağlara bir sırtla bağlanır ve
Kızılırmak' a doğru uzanan ovada tek başına yükselir.
Camiler, Türbeler ve Kiliseler
Şehrin bazı önemli camileri, Ağaç Ayak Cami, Ahi Elvan Cami, Ahi
Yakup Cami, Aslanhane (Ahi Şerafettin) Cami, Cenab-ı Ahmet
Paşa Cami, Alaaddin Camii ,Çiçekçioğlu Camii, Direkli Cami,
Eskicioğlu Camii, Hacettepe Camii, Hacı Arap Camii, Hacı
Bayram Camii, İbadullah Cami Karacabey Camii, Kocatepe Camii,
Kurşunlu Camii, Tabakhane Camii, Tacettin Camii ve Zincirli Cami'
dir.
Ankara'da, Ahi Şerafettin Türbesi,Azimi (İsmail Paşazade Hacı
Esad) Türbesi, Cenab-ı Ahmet Paşa Türbesi, Hacıbayram Veli
Türbesi, İsmail Fazıl Paşa Türbesi, Karacabey Türbesi, Karyağdı
Türbesi, Kesikbaş Türbesi, Yörük Dede (Doğan Bey) Türbesi
bulunmaktadır. Adres: Atatürk Bulvarı No: 118 - Kavaklıdere
(İtalyan Büyükelçiliği Bahçesinde)
Tel: 0.312.426 65 18
Ayin gün ve saatleri:
Cumartesi günleri: (Yaz) 19.00 (Kış) 18.00
Pazar günleri: (Yaz) 10.00 -12.00 -19.00 (Kış) 18.00 Adres: Işıklar
Caddesi Kardeşler Sok. 15 - Ulus
Tel: 0.312.311 01 18
Ayin gün ve saatleri: Pazar günleri: 10.30 (Türkçe) Adres:
Birlik Mah. 3. Cad. No: 35 Oyak-Çankaya (Vatikan Büyükelçiliği yanı)
Tel:0.312.495 35 23
Ayin gün ve saatleri: Pazar günleri: 09.45 (İngilizce) 11.00
(Fransızca) Adres: Şehit Ersan Cad. 46 - Çankaya (İngiltere
Büyükelçiliği içinde)
Tel: 0.312.468 62 30/32 85
Ayin gün ve saatleri: Pazar günleri : 10.00 (İngilizce) Adres:
Sakalar Mah. Birlik Sok. 8 - Samanpazarı,
Tel:0.312. 311 62 00
Ankara Cami ve Kiliseleri (İnanç Turizmi)
Hanlar
Kale altında ve Atpazarı Meydanı Sefa Sokakta bulunmaktadır.
Kitabesinin 1522 tarihinde yapılmış olduğu anlaşılmaktadır.
Ankara Kalesine giden yol üzerinde bulunan ve Fatih'in
sadrazamlarından Mahmut Paşa tarafından 1421 yılında
yaptırılmış olan eser, tipik Osmanlı şehir içi hanlarındandır.
Kale yolu üzerinde ve Kurşunlu Hanın bitişiğindedir. 1421 - 1459
yılları arasında han ile birlikte Sadrazam Mahmut Paşa tarafından
yaptırılmıştır.
Doğu - Batı istikametinde boyuna uzanan büyük ve muntazam
dikdörtgen plânda olup, on adet büyük kubbe ile örtülü bedesten
ve bedesten dışında meydana gelmiş olan arasta ile birlikte iki
kısımdan ibarettir. Anılan bedesten bugün Anadolu
Medeniyetleri Müzesi teşhir salonu olarak kullanılmaktadır. Hacı
Doğan Mahallesi Tekneciler Sokağı ile Sulu Han Sokağı
arasında bulunmaktadır. 1685 tarihinde Şeyhülislâm Cevvar Zade
Mehmet Emin Bey tarafından Zincirli Camiye vakıf olarak
yaptırılmış olduğu ileri sürülen Sulu Hana Hasan Paşa Hanı da
denilmektedir. Fakat 1141 tarihli vakfiyede, Hanın
Abdülkerimzade Mehmet Emin Bey tarafından vakfedildiği
kayıtlardan anlaşılmaktadır. At Pazarındadır. Aslen Kayserili olup,
Ankara'ya yerleşen Hacı İbrahim Bin Hacı Mehmet tarafından
yaptırılmıştır. Vakfiyesi 1512 tarihlerinde düzenlendiğine göre
bu tarihlerde yapılmış olmalıdır. Hanın yarısı mülk, yansı vakıfın
ruhuna cüz-i şerif okumak, Lütfi Han kapısındaki musluğa
bakmak için vakfedilmiştir. İçinde bir mescit yer almaktadır.
Hamamlar
Eski Hamam, Gazi Lisesinin tam karşısında yer almaktadır.
Oldukça harap durumda olan hamamın soyunmalığı tamamen
yıkılmış olmasına mukabil, soğukluk ve sıcaklık, külhan dahil
olmak üzere ayakta durmaktadır. Eserin mimari yapısı ve tekniği
itibariyle XV. yüzyıla ait olduğu tahmin edilmektedir. Karacabey
Hamamı Talat Paşa Bulvarı üzerinde olup 1444 tarihinde
yapılmıştır. Çifte hamam olarak teşkil olunmuş Karacabey
Hamamı batı kısmında birbirine bitişik soyunmalıkları, doğu
kısmında ise batıdakilere göre daha değişik inşa tarzı gösteren
sıcaklık ve halvetleriyle birlikte bütünü kareye yakın büyük
bir dikdörtgen meydana getirmektedir, birleşmektedir.
İstiklâl Mahallesi Acı Çeşme sokakta bulunmaktadır. Kadınlar
ve erkekler kısmı olmak üzere çifte hamam halinde yapılmış
olan Şengül Hamamının bugün İstiklâl Caddesi üzerindeki
erkekler kısmı evvelce kadınlara ait idi. Yan yana olan iki
kısmın da soyunmalıklarının inşa tekniği ve malzemesinden, XIX.
yüzyılda yapıldığı anlaşılmaktadır.
Anıtlar
Dil ve Tarih - Coğrafya Fakültesinin önündedir. 1956 yılında
Türkiye Emlâk Kredi Bankası tarafından heykeltıraş Hüseyin
Anka'ya yaptırılmıştır. En büyük mimarımız Mimar Sinan
(1409-1588)'ın ayakta duran, kendine has giysileriyle mermer
heykeli bulunmaktadır. Kızılay'da Güven Park içerisindedir. 1935
yılında Ankara taşından yapılmıştır. Türk Ulusunun polis ve
jandarmaya bir armağanı olduğundan dolayı Emniyet Anıtı da
denilmektedir. Ulus'ta T.C. Ziraat Bankası Genel Müdürlüğü
binasının yanındadır. 1966 yılında T.C. Ziraat Bankası
tarafından İstanbul Güzel Sanatlar Akademisi öğretim
üyelerinden Heykeltıraş Prof. Hüseyin Anka'ya yaptırılmıştır.
Ulus Meydanındadır. Anıt, Kurtuluş Savaşı kahramanlarına
Türk Ulusu' nun bir armağanı olarak 1927 yılında dikilmiştir.
Yenişehir'de Atatürk Bulvarı üzerinde, Ordu Evi önündedir.
Atatürk'ün ayakta ve kılıcına dayanmış halde üniformalı, tunçtan
yapılmış bir heykelidir. İsmet Paşa Kız Enstitüsü binasının
önündedir. Atatürk'ün annesi Zübeyde Hanım' ın büstü Türk
Kadınlar Birliği Merkezi tarafından Türk analarının en büyüğüne
armağan olmak üzere 31 Mart 1964 tarihinde dikilmiştir.
Gezi ve Mesire Yerleri
Altınpark, İrfan Baştuğ Caddesi Aydınlıkevler'de, 640 bin m2'lik
alanda hizmet vermektedir. Park alanında Uluslararası Fuar Merkezi,
Bilim Merkezi, Kültür Merkezi, Kapalı ve Açık Spor Alanları, Açık ve
Yan Açık Gösteri Anfileri, Türk, İtalyan ve Çin Lokantaları, Türk
Sokağı ve Tepe hanından oluşan bölüm, Gölet ve bahçeler,
Üretim seraları, Olimpik Yüzme Havuzu, Mini Golf Sahası ve At
Tavlası halkın ziyaretine sunulmuştur.
Danışma Tel: 0.312.317 96 70- 317 96 96 Atakule, varlığı ile
modern Ankara görünümüne önemli bir katkıda bulunmaktadır.
Yüksekliği 125 metre olan kulenin tepe rakımı 118.2 metredir.
115.6 metredeki görsel ve işitsel cihazların kullanımına uygun
çok amaçlı kokteyl salonu (nikâh töreni, seminer, konferans
vb.) 600 metrekarelik bir alana sahiptir. Saatte bir tur atan döner
lokanta 111.8 metrededir. Her gün 09.30 - 23.00 arası açık olan
seyir terası, 103.8 metrededir. 99.8 metrede ise cafe - bar
bulunmaktadır.
Danışma Tel: 0.312.440 77 01 Atatürk tarafından kurulan çiftlik,
günümüzde gazinoları, parkları, piknik yerleri, hayvanat bahçesi,
çeşitli ürünleri ve doğası ile Ankaralılar tarafından çok ziyaret
edilen bir gezi ve mesire yeridir. Ulaşım belediye otobüsleri,
dolmuş ve banliyö treni ile mümkündür.
Danışma Tel: 0.312.212 02 3 l İstasyon - Opera binaları
arasında yer alır. Lunaparkı, çay bahçeleri, gazinoları, yaz
aylarında faaliyet gösteren tiyatroları, kayık ve su bisikletiyle
içinde dolaşılan büyük havuzuyla, restoran ve çeşitli eğlence
yerleriyle halkın yazın rağbet ettiği önemli bir gezi ve
eğlence merkezidir. Ankara'ya 12 kilometre uzaklıkta, Samsun
Yolu üzerindedir. Tabii güzelliği, gazinosu, kamp yeri ve bir de
yüzme havuzu olan baraj, yabancıların da beğenisini toplayan
bir gezi ve mesire yeridir. Ulaşım, otobüs ve minibüsle mümkündür.
Cumhurbaşkanlığı Köşkü ve Atatürk Müzesinin bulunduğu
yerdir. Yaz aylarının sıcak günlerinde nispeten serin olan
Çankaya'da pastaneler ve geniş park alanı içinde kır kahveleri de
mevcut olup, Ankara'nın bir tablo gibi seyredilebileceği en
güzel yerdir. Ankara'ya 12 kilometre uzaklıktadır. Baraj
çevresindeki ormanlık alan içinde gazinolar, piknik yerleri,
yürüyüş alanları ve kır kahveleri vardır. Motor gezileri içinde
elverişli olan baraja belediye otobüsü ile gitmek mümkündür.
Ankara'nın 25 kilometre güneybatısında ve Konya Yolu üzerinde
olan Mogan Gölü'nün kıyısında plaj ve gazinoların yanı sıra
restoran ve kahveler vardır. Sıcak yaz aylarında deniz özlemini
bir parça da olsa gideren bir gezi ve mesire yeridir. Kıyısında
bir yüzme havuzu olan göl, kayık gezileri için elverişlidir. Ulaşım,
belediye otobüsü ile sağlanmaktadır. MTA Gül Bahçesi,
Kurtboğazı arajı, Sarıyar Barajı, Beynam Orman İçi Dinlenme
Yeri, Çamkoru Orman İçi Dinlenme Yeri, Güven - Karagöl Orman
İçi Dinlenme Yeri, Hoşebe Orman İçi Dinlenme Yeri, Karagöl
Orman İçi Dinlenme Yeri , Sorgun Orman İçi Dinlenme Yeri,
Söğütözü Orman İçi Dinlenme Yeri , Tekkedağı Orman İçi
Dinlenme Yeri , Uluhan Orman İçi Dinlenme Yeridir.
Milli Parklar
Soğuksu Millî Parkı
Kaplıcalar
İlin önemli kaplıcaları Kızılcahamam-Sey Hamamı Kaplıcası(
link ), Ayaş İçmesi ve Kaplıcası, Ayaş Karakaya Kaplıcası,
Beypazarı-Dutlu-Tahtalı Kaplıca ve İçmeleri, Kapullu Kaplıcası,
Çubuk Melikşah Kaplıcası ve Haymana Kaplıcasıdır.
Ankara Kaplıcaları (Sağlık Turizmi)
Mağaralar
Ankara ili Güdül ilçesinde Bizans döneminden kalma mağaralar
bulunmaktadır.
Ankara Mağaraları(Mağara Turizmi)
Kuş Gözlem Alanı
Çöl Gölü Kuş Alanı,Mogan Gölü Kuş Alanı,Kızılcahamam
Ormanları Kuş Alanı,Kavaklı Dağı Kuş Alanı,İnözü Vadisi Kuş
Alanı ve Sarıyar Barajı Kuş Alanı Ankara ili sınırları içinde
bulunmaktadır. Ayrıca Beynam Ormanı Kuş Alanı ve Tuz gölü Kuş
Alanı da Ankarada bulunmaktadır.
Sakarya Havzası
Kızılırmak Havzası
Konya Kapalı Havzası
Spor Aktiviteleri
Ankara'ya 26 Km. uzaklıktaki Elmadağ Kayak Merkezinde , Kar
kalınlığı 30-40 cm' yi bulan kış aylarında kayak yapma imkanı
mevcuttur. Elmadağ Kayak Merkezinde bulunan tesisler
hizmet vermektedir. Ayrıca, Ankara'da biri kurtuluş Parkı içinde,
diğeri Bahçelievler Sondurakta olmak üzere iki adet buz pateni
sahası bulunmaktadır.
Elmadağ Kayak Merkezi (Kış Turizmi) Gölbaşı, Ankara'daki Hava
sporlarının yapıldığı alanlardan biridir. Yamaç Paraşütü Yapılan
Yerler Ankara İli, çok çeşitli av hayvanları barındırmaktadır.
Bunların başında, keklik, çil keklik, tavşan yaban ördekleri ve
yaban kazları gelmektedir. Nallıhan, Beypazarı, Kızılcahamam ,
Çamlıdere, Çubuk ve Güdül ilçeleri ormanlık alanlarında ayı, vaşak,
yaban domuzu, geyik bulunmaktadır. Ankara İl sınırı dahilinde
yapılmakta olan balıkçılık akarsu, göl, baraj gölü ve gölet balıkçılığı
olmak üzere dört grupta toplanabilir.
Akarsu balıkçılığı, Kızılırmak, Sakarya nehirleri ile bunların kolları
ve Kirmir Çayında yapılmaktadır. Göl balıkçılığı, Mogan Gölü,
Eymir Gölü ve Karagöl' de yapılmaktadır. Baraj gölü balıkçılığı,
Ankara çevresinde bulunan çeşitli baraj göllerinde
yapılmaktadır. Ankara'nın çeşitli bölgelerinde, gençlerin f
aydalanabicekleri Orman Bakanlığı Orman Kampları bulunmaktadır.
Gençlik Turizmi
KÜLTÜR, SANAT VE EĞLENCE
Ankara siyasal açıdan olduğu gibi kültürel ve sanatsal açıdan
da Türkiye'nin başkenti durumundadır. Devlet Tiyatroları, özel
ve amatör tiyatrolar, Devlet Opera ve Balesi, Cumhurbaşkanlığı
Senfoni Orkestrası, Devlet Resim ve Heykel Müzesi, çok sayıda
resim galerisi, amatör müzik grupları, kültür merkezleri başkentlilerin
yararlandıkları etkinliklerdir.
Türkiye Cumhuriyeti'nin yarım yüzyılı aşan Devlet Tiyatrosu,
Ankara'da en güzel oyunları sergilemekle kalmamış, bilinçli ve son
derece ince zevkli bir tiyatro seyircisi de yetiştirmiştir. Türkiye
Cumhuriyeti'nin 40 yılı aşan balesi Ankara'da filizlenmiştir. Bu
sanat dalı da, tıpkı tiyatro gibi seyircisini de birlikte yaratmış
ve geliştirmiştir. Her yıl ekim ayında perdelerini açan tiyatro, opera
ve bale sahneleri mayıs sonuna kadar yerli ve yabancı
eserlerin seçkin örneklerini sunar. Cumhurbaşkanlığı Senfoni
Orkestrası da konserleri ile Ankara kültür sanat yaşamına renk katar.
1988'de başlayan "Ankara Uluslararası Film Festivali", 1984'ten bu
yana süregelen "Uluslararası Ankara Sanat Festivali", Ankara'da
yapılan önemli etkinliklerdendir. Ayrıca, Ankara Uluslararası
Çizgi Film Festivali, Ankara Uluslararası Müzik Festivali ve Asya -
Avrupa Sanat Bienali ilgi çekici sanatsal etkinliklerdir.
ANKARA-ULAŞIM
Ankara'dan Türkiye'nin her tarafına otobüsle ulaşım olanağı vardır.
Otogar Tel : (+90-312) 224 10 00 Uluslararası Ankara Esenboğa
Havalimanı, şehir merkezine 25 km. mesafededir. Ulaşım HAVAŞ
servisleriyle sağlanmaktadır.
Hava Limanı Tel : (+90-312) 398 00 00/1517 - 398 05 50 --
398 00 00/1649 Ankara-İstanbul, Ankara-İzmir,
Ankara-Balıkesir, Ankara-Isparta-Burdur, Ankara-Zonguldak,
Ankara-Adana, Ankara-Elazığ-Diyarbakır güzergahlarında trenle
ulaşım mevcuttur.
İstasyon Tel : (+90-312) 311 49 94 - 310 65 15
ANKARA-ALIŞVERİŞ REHBERİ
Ankara'da alışveriş merkezleri Ulus, Kızılay ve Kavaklıdere'de
yoğunlaşmıştır. Ankara'yı ziyaret edenlerin gezmekten
hoşlandıkları bir yer, Ulus yakınlarındaki Çıkrıkçılar Yokuşu ve
buradaki dükkanlardır.
Ulus Kale çevresi, Samanpazarı ve Çıkrıkçılar Yokuşu
kesimlerinde dokuma, bakır, çömlek, hasır, deri gibi geleneksel
el sanatları ürünleri, çeşitli takı, süs, hediyelik ürünler ve her
türlü antika eşyanın satıldığı alışveriş mekanları bulunmaktadır.
Bakırcılar Çarşısı'nda bir sürü eski ve yeni eşya, bakırın ve
mücevheratın yanı sıra giysiler antikalar ve süs eşyaları
bulunabilir. Kale kapısına yapılan yürüyüş sonunda baharat,
kurutulmuş meyve, kuruyemiş ve diğer birçok ürünün satıldığı
tezgahlara gelinir.
Modern alışveriş bölgeleri genelde Kızılay'da, Tunalı Hilmi
Caddesi'nde ve Çankaya Atakule'de yer alır. 125 m. yüksekliği ile
Atakule şehrin tümüne hakimdir; döner lokantası tüm şehrin
görüntüsünü gözler önüne serer. Kavaklıdere'deki Karum
alışveriş merkezinde Türkiye'nin en seçkin mağazaları yer alır.
Ayrıca, yeme-içme, eğlence tesisleriyle alışveriş dışında
rekreasyon olanakları sunmaktadır.
ANKARA-ÖNEMLİ TELEFON REHBERİ
Valilik : (+90-312) 311 12 87
Belediye : (+90-312) 310 32 40
Hastane : (+90-312) 363 33 30
Polis : (+90-312) 384 06 06 / 6445
Jandarma : (+90-312) 346 39 90
İl Turizm Müdürlüğü : (+90-312) 229 26 31 - 229 36 61
Turizm Danışma : (+90-312) 231 55 72 - 288 61 66
Kültür Müdürlüğü : (+90-312) 218 29 80
|
|
Düzenleyen:ADNAN ÖZTÜRK
http://www.adnanoe.tr.gg
|
© Copyright 2009, AHMETOE ve A06NKARA Web Tasarım: byAdnanoe
Sitemizde Son Güncelleme: 01.09.2009 Saat:18:25 de olmuştur.
|
Bugün 15747 ziyaretçi (24347 klik) kişi burdaydı!
|
|